Zana Gümüş’ten Avrupa Konseyi’nde Demokrasi Vurgusu: “Hiç kimse halkının sevgisini kazandığı için cezalandırılmamalıdır.”
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Türk Ulusal Heyeti Üyesi Zana Gümüş, Strasbourg’daki genel kurul oturumlarında yaptığı konuşmalarda demokrasi, ifade özgürlüğü ve yerel yönetişim konularında dikkat çeken mesajlar verdi.
Gümüş, demokratik temsilin korunmasının ve halk iradesine saygının demokrasinin temel şartı olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Ben Türkiye’den geliyorum, Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olan bir ülkeden.
Ben Türkiye’den geliyorum, parlamenter geleneği birçok Avrupa ülkesinden daha eski olan bir cumhuriyetten.
Ve ben Türkiye’den geliyorum, bir belediye başkanının cumhurbaşkanlığına aday olduğu için hapsedildiği bir ülkeden.
Bunlar birer çelişki değil; bunlar, hala sesini duyurmaya çalışan bir demokrasinin gerçeğidir.”
Seçilmiş yerel yöneticilerin meşruiyetinin halkın iradesinden geldiğini vurgulayan Gümüş, ifade özgürlüğünün yalnızca konuşma hakkıyla sınırlı olmadığını belirtti:
“İfade özgürlüğü yalnızca konuşma hakkı değildir.
Aynı zamanda aday olma, yarışma ve kazanma hakkıdır.
Çünkü hiç kimse halkının güvenini ve sevgisini kazandığı için cezalandırılmamalıdır.”
Konuşmalarında yerel yönetimlerin demokrasinin ilk halkası olduğunu vurgulayan Gümüş, “Her kriz, ulusal hale gelmeden önce yereldir. Bu yüzden ilk savunma hattımız da yerel olmalıdır, bir sonraki sarsıntı gelmeden harekete geçmeye hazır şehirler ve bölgeler.” ifadelerini kullandı.
Küresel güvenlik ve dayanıklılık konularına da değinen Gümüş,
“Gerçek güvenlik, silahlarla değil; kurumlarına güvenen bilinçli vatandaşlarla başlar,”
diyerek yerel düzeyde iş birliğinin önemini vurguladı.

24 yaşında olan Zana Gümüş, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin en genç üyesi konumunda bulunuyor. Daha önce Avrupa Konseyi adına Finlandiya ve Kuzey Makedonya’da gerçekleştirilen seçim gözlem misyonlarında görev aldı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nden Sarıyer Belediye Meclis Üyesi olan Gümüş, kamu diplomasisi ve dış politika alanlarında yaptığı çalışmalarla tanınıyor. Avrupa Konseyi’ndeki görevleri aracılığıyla, Türkiye’nin genç temsilcileri arasında uluslararası alanda öne çıkan isimlerden biri olarak değerlendiriliyor.








